Kişisel bilgisayarlarımızdan veri paylaşımı denildiğinde aklımıza ilk olarak Bluetooth teknolojisi gelmektedir. Fakat günlük yaşamı kolaylaştıran Bluetooth teknolojisi, artık yerini daha büyük sistemlere bırakmaktadır. Bu yazımızda ‘Peer to Peer’ (P2P) ağlar hakkında bilgi vereceğiz. Detaylar yazımızın devamında.
Peer to Peer (P2P) ağları daha rahat anlayabilmek için biraz temelden başlayalım ve Network bilgisayar ağlarını tanımlayalım. İki ya da daha fazla bilgisayarın birbirine bağlanmasına ağ denir. Aynı ağ içerisindeki bilgisayarlar, birbirleri ile iletişim kurabilir ve veri paylaşımı yapabilirler. Network yani bilgisayar ağlarına, veri paylaşımı, yazılımda standartlaşma ve uygulamaların ortak kullanılmasını sağlamak için gereksinim duyulmuştur. İki farklı ağ türü vardır. Biz bu yazımızda Peer to Peer (eşler arası) ağları inceleyeceğiz. P2P için, birçok bilgisayarı birleştirip veri paylaşımına açıyor diyebiliriz. Çünkü bu sistem bize sınırsız kaynaktan veri sunumu yapabiliyor. Biraz açacak olursak P2P sayesinde bir veriyi tek tek arkadaşlarımıza göndermekle uğraşmıyor, tek seferde bir veriyi milyonlarca kişiye göndere biliyorsunuz.
► İlginizi Çekebilir : Network Topolojileri ve Çalışma Şekilleri |1.Bölüm
P2P ağlarını tanıttığımıza göre, şimdi bu ağlara neden ihtiyaç duyulduğunu inceleyelim. İnternet, tasarım aşamasında iken bilgisayarlara sabit numaralar verilecek ve bilgisayarların sürekli olarak bağlı kalması sağlanacaktı. İnternete olan talebin çok olması üzerine, bilgisayarlara numara verilmesi zorlaştı. Bunun üzerine her kullanıcıya bağlantıdan bağlantıya değişen IP adresleri verilmesi planlandı. IP adresleri tek bir merkezi sistem üzerinden bağlantı yapıyor ve dezavantaj olarak da bilgisayarları birbirine direkt olarak bağlayamıyordu.
Fakat 1995-1996 yıllarında İsrailli bir grup, ICQ adlı bir program tasarladı. Bu program zamanın en çok kullanılan programı olup, bilgisayarlar arası bağlantı olmadan mesajlaşmayı sağlayan ilk programlardandır. P2P uygulamalarının ilk örneği ise Napster adlı programdır. Bu program zamanın tüm plak şirketlerinin korkulu rüyası olmuştur. Nedeni ise; Napster adlı program dünyanın dört bir köşesindeki binlerce bilgisayarda kayıtlı olan MP3 formatındaki müzik parçalarını bularak, sabit diskimize kaydetmemizi sağlamasıydı. Kısa süre içerisinde milyonlarca kişi tarafından kullanılmaya başladı. Tek sorunu ise bu programdan indirilen müzikler korsan sayılıyordu ve bu yüzden yasal değildi. Programın kapatılması ise yine bir Amerikan plak şirketi tarafından olmuştur. Bu programdanda anlayacağımız gibi P2P çok büyük ve yararlı bir sistem fakat bu sisteminde bazı tehlikeli durumları bulunmaktadır. Sistemin nasıl çalıştığını inceleyip bu tehlikelerden de yazımızın devamında bahsedeceğiz.
P2P sisteminin çalışma prensibi şu şekildedir. Kullanıcılar yakın bir sunucuya bağlandıktan sonra bilgisayarındaki dosyaları veri tabanına yükler. Milyonlarca kişiden sağlanan veriler arasından aramalar gerçekleştirilir ve bu sayede kullanıcılar birbirlerini bulup dosya transferlerini gerçekleştirebilirler. Bu tür sistemde her kullanıcı, aslında hem üretici hem de tüketici konumundadır.
► İlginizi Çekebilir : TCP/IP Nasıl Çalışır?
Bu sistemin tehlikeli yanları ise son yıllarda giderek çoğaldı. Veri paylaşımının yapıldığı programlarda son yıllarda casus yazılımlar tespit edilmeye başlandı. Bu yazılımlar, program ile birlikte bilgisayara yüklenerek kullanıcıların bilgilerini kayıt altına alıyor. Her ne kadar bu yazılımların kullanıcının zevklerini öğrenerek, ona uygun reklamları göstermek için olduğu söylense de bazılarının çok daha kötü amaçlı olabileceği unutulmamalıdır. Sistemin bu dezavantajı göz önüne alınmadığı taktirde çok ses getiren ve getirmeye de devam edecek olduğu söylenebilir.